1. İklim değişikliği konusunda Türkiye nasıl bir süreçtedir?


İklim değişikliği, 1980’li yıllardan itibaren gündeme gelen, günümüzde ise etkilerinin ciddi şekilde hissedildiği küresel bir kriz olarak tanımlanmaktadır. Gelişen sanayileşme faaliyetleri sonucunda sera gazı salımlarının artması, atmosfer tabakasını kalınlaştırarak Dünya iç ısının yükselmesine sebep olmaktadır. Bunun sonucunda okyanuslarda, kriyosferde ve biyosferde yaygın ve hızlı değişimler oluşmaktadır. İklim bilimciler, gelecek yıllarda küresel ısınmanın ne gibi etkiler yaratacağı konusunda çeşitli olasılıklar öne sürmektedir. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 6. Değerlendirme Raporu verilerine göre, 21. yy. sonuna kadar “çok düşük sera gazı emisyonu senaryosu” ile küresel ısınmanın 1,0°C - 1,8°C , “orta seviye sera gazı emisyonu senaryosu” ile küresel ısınmanın 2,1°C -3,5°C,  “çok yüksek seviye sera gazı emisyonu senaryosu” ile küresel ısınmanın 3,3°C - 5,7°C değer aralığında olacağı belirtilmiştir. Bunun sonucunda, küresel ölçekli ciddi bir iklim planı uygulanmazsa, bulunduğumuz yüzyılın sonlarına doğru 1,5°C-2°C'lik ısınma aşılacaktır. Bu olasılıklar, iklim ve ekosistem başta olmak üzere, tüm canlı yaşamını etkileyen geri dönülemez tahribatlar yaratacağını net olarak ortaya koymaktadır.

 

İklim değişikliğine çözüm oluşturmak amacıyla çeşitli ülkeler anlaşma ve protokoller hazırlamıştır. İlk olarak, 1985 yılında Viyana Sözleşmesi, ardından da bu sözleşmenin taahhütlerini içeren 1987 tarihli Montreal Protokolü’nü yayınlanmıştır. Böylece küresel ısınmanın ilk somut bildirileri ortaya konmuştur. Bu protokol, ozon tabakasını incelten maddelerin kısıtlanmasının ilk öngörüldüğü düzenleme olması açısından önemlidir. Türkiye, 1991 yılından beri bu protokole dahildir ve protokoldeki her değişikliği kabul etmiştir. Sera gazı emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum amacıyla hazırlanmış BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ise Türkiye 2004 yılında taraf olmuş; bu sözleşmeye yönelik olan Kyoto Protokolü’ne ise 2009 yılında katılımımız gerçekleşmiştir. Ancak Türkiye’nin bu sözleşme ve protokole dahil olduğu ek listeler sebebiyle, 2020 yılına kadar herhangi bir sera gazı azaltım veya sınırlama mecburiyeti olmamıştır. 

 

Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik imza attığı en önemli anlaşmalardan biri, Paris Anlaşması’dır. Paris Anlaşması, küresel sera gazı emisyonlarının % 55’inden sorumlu en az 55 ülkenin anlaşmayı onaylamasıyla birlikte 2016 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de ise 7 Ekim 2021 tarihinde resmi olarak yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma, küresel iklim krizinin çözümüne dair küresel ölçekte bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Çünkü yalnızca iklim açısından değil, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında, toplumsal eşitlik, daha canlı bir ekonomi, üretim-tüketim alışkanlıklarımızın yeniden yapılandırılması gibi meselelere de dikkat çekmektedir. 

Tümünü Görüntüle