Kurumlar İçin Karbon Ayak İzinin Hesaplatılması Neden Gereklidir?
Kurumlar İçin Karbon Ayak İzinin Hesaplatılması ve Raporlanması Neden Gereklidir?
Kuruluşlar için karbon ayak izi hesaplaması ve raporlanması, sürdürülebilirlik ve çevresel yönetim açısından önemli bir adımdır. Karbon ayak izi, bir kuruluşun doğrudan ve dolaylı sera gazı (GHG) emisyonlarını ölçen bir metriktir. Genellikle ton karbondioksit eşdeğeri (tCO₂e) cinsinden hesaplanır.

Yasal Zorunluluklar: Öncelikle AB ile ticari faaliyette bulunan kurumlar ve bu kurumların tedarikçileri için yasal düzenlemeler söz konusudur. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (CBAM) göre, ihraç edilen ürün dolayısıyla ortaya çıkan karbon için kurumlar vergi zorunluluğuyla karşılaşacaktır. Yeşil Mutabakat Döngüsel Eylem Planına göre ise, birçok sektörün karbon hesabını yaptırmaları gerekecektir.
Müşteri ve Yatırımcı Talepleri: Yeşil Dönüşümün küresel çapta önem kazandığı görülmektedir. Sektör fark etmeksizin düşük karbonlu/karbon nötr ürün ve hizmetler de müşteri ve yatırımcılar tarafından hızla değer kazanmakta ve bunları tercih sebebi yapmaktadır.
Kurum ve Marka İmajı: Küresel bir iklim krizini sonlandırmak, hızlı harekete geçmeyi ve kendi eylem planını oluşturmayı gerektirmektedir. Kurumların karbon ayak izini hesaplatması, iklim ve çevreye duyarlı bir duruş sergilemesi açısından olumlu geri bildirimler sağlayarak marka imajını artıracaktır. Dünya’nın önde gelen markaları, karbon ayak izini hesaplatarak bunu pazarlama stratejisi olarak oldukça etkin kullanmaktadır.
Emisyon Ticaret Sistemine Katılım: Türkiye’de hazırlıkları yapılan Emisyon Ticaret Sisteminde, sera gazı emisyonu fazla olan kurum az olan kurumdan karbon sertifikası satın alabilecek, yani sistemde bulunan kurumlar arasında karbon emisyonu ticareti söz konusu olacaktır.
Kuruluşunuz için karbon ayak izi raporlama konusunda profesyonel destek sağlamak veya belirli bir sektöre yönelik özelleştirilmiş çözümler geliştirmek isterseniz detayları paylaşabilirsiniz.
- İklim Değişikliği Konusunda Türkiye Nasıl Bir Süreçtedir?Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede son yıllarda önemli adımlar atmıştır. Paris Anlaşması’nı 2021’de onaylayarak 2053 net sıfır emisyon hedefini açıklamıştır. Ulusal Katkı Beyanı (NDC) güncellenmiş, yenilenebilir enerji yatırımları artırılmış ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı devreye alınmıştır. Ancak, fosil yakıt bağımlılığı, sanayi kaynaklı emisyonlar ve ormansızlaşma gibi zorluklar devam etmektedir. Karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve sürdürülebilir üretim teşvikleri gibi adımlarla Türkiye, düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini hızlandırmayı hedeflemektedir.
- Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal) Nedir?İklim değişikliği, küresel çapta bir tehlikedir ve ülkeler iklim hedeflerini belirterek kendi eylem planlarını uygulamaya başlamaktadır. Bu doğrultuda Avrupa, iklim hedeflerini belirttiği, Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal)’nı yayınlamıştır. 2019 yılında yayınlanan mutabakatta Avrupa, 2050 yılında ilk karbon-nötr kıta olmayı hedeflediğini belirtmiştir. Bu hedef için kendi sanayisini ve ekonomisini dönüştürecek bir büyüme stratejisi geliştireceğini vurgulamaktadır. Enerji, ulaşım, tarım, inşaat, finans gibi temel birçok faaliyet alanını iklim hedefleri çerçevesinde yeniden şekillendireceği bildirmektedir.
- Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye İçin Önemi Nedir?Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için kritik bir öneme sahiptir. AB’nin Türkiye ile Gümrük Birliği ortağı olması, ticari faaliyetleri oldukça hareketli kılmaktadır. Ticaret Bakanlığı’nın 2021 yılı verilerine göre Avrupa Birliği, Türkiye’nin 93 milyar dolarlık ihracatından %41 oranında pay alarak, toplam ihracatta ilk sırada yer almaktadır. Dolayısıyla hem ticari ilişkilerin yoğunluğu hem de sürdürülebilir kalkınma hedefleri sebebiyle Türkiye de Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yer alacaktır.
- Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) Nedir?Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) Avrupa Birliği’nin 2026’da tam olarak yürürlüğe girecek yeni bir karbon vergisi sistemidir. SKDM, AB’ye ihraç edilen çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik gibi yüksek karbon salınımına sahip ürünlere ek maliyet getirmektedir. Amaç, karbon kaçağını önlemek ve küresel ölçekte düşük karbonlu üretimi teşvik etmektir. Türkiye gibi AB ile yoğun ticaret yapan ülkeler için, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik uyum süreci büyük önem taşımaktadır.