Climeteo

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlama Nedir?

Kurumsal karbon ayak izi, kurumların faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan sera gazlarının karbondioksit eşdeğeri cinsinden ortaya konmasıdır. Kurumsal karbon ayak izi raporlaması, bir organizasyonun ürettiği sera gazı (GHG) emisyonlarını ölçme, belgeleme ve açıklama sürecidir. Bu, doğrudan operasyonlardan, enerji tüketiminden ve tedarik zinciri faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları içerir.

Kurumun bir önceki yıla ait faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlarının hesaplanmasıyla belirlenmektedir. Hesaplanan değer, “ton CO2” birimiyle ifade edilmektedir. Kuruma ait emisyon kaynakları, ISO 14064-1:2018 standartlarına uygun olarak 6 kategoride değerlendirilerek hesaplanmaktadır.

  • Sınır/ Kaynakları Belirleme: İşletmenin faaliyet sınırlarının belirlenerek, doğrudan ve dolaylı CO2 emisyonlarının sınıflandırıldığı ilk aşamadır. Bu aşamadan itibaren şirketin üretim, maliyet, tedarik, ihracat gibi faaliyetlerine yönelik emisyon kaynakları belirlenerek, hedeflenen karbon azaltımı / nötrlemesi için ilk adım atılacaktır.
  • Veri Toplama: İşletmenin faaliyetleri dolayısıyla sera gazı salımına sebep olan veriler toplanarak bir envanter oluşturulmaktadır.
  • Hesaplama: Sera gazı kaynakları, emisyon faktörleri kullanılarak hesaplanarak karbon eşdeğeri cinsinden ortaya konmaktadır.
  • Raporlama: İşletmenin karbon emisyonuna ait hesaplama, varsayım ve referanslar açıklık ve doğruluk esasına göre belirtilerek, ISO 14064-1:2018 standardında raporlanmaktadır.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması Neden Yapılır?

Kurumsal karbon ayak izi raporlaması, bir işletmenin çevresel etkilerini izleme ve ölçme sürecidir. Bu raporlama, çevresel sorumluluğu yerine getirmek, sürdürülebilirliği teşvik etmek ve yasal zorunlulukları yerine getirmek için önemlidir.

Birçok ülke, şirketlerin karbon emisyonlarını raporlamasını ve azaltmasını zorunlu kılan yasalar çıkarmaktadır. Ayrıca, çevreye duyarlı şirketlere olan talep, tüketiciler ve yatırımcılar tarafından giderek daha fazla artmaktadır, bu nedenle karbon ayak izi raporlama, bu talepleri karşılamayı sağlar.

Şirketler için bu raporlama aynı zamanda rekabet avantajı sağlamaya, iç verimliliklerini artırmaya ve enerji tüketimini optimize etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, karbon kredisi ve çevre dostu projelere yatırım yapma imkânı sunarak finansal teşvikler elde etmelerini sağlar.

Şirketlerin çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde raporlaması ise güven oluşturur ve marka itibarını iyileştirir. Sonuç olarak, kurumsal karbon ayak izi raporlaması, çevresel etkileri izleyip yöneterek, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı ve çevreye duyarlı bir yaklaşım sergilemeyi mümkün kılar.

Özetle; kurumsal karbon ayak izi raporlamasının amacı karbon yoğun süreçleri belirlemek ve çevresel etkiyi azaltmak için stratejiler uygulamaktır.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması Nasıl Yapılır?

Kurumsal karbon ayak izi raporlaması, öncelikle şirketin tüm operasyonel faaliyetlerinin karbon salınımı üzerindeki etkilerini anlamayı amaçlar.

İlk adım, şirketin emisyonlarını üç ana kategoriye ayırmaktır. Doğrudan emisyonlar (şirketin kendisinin ürettiği gazlar),endirekt emisyonlar (şirketin kullandığı enerji kaynaklarının etkisiyle oluşan gazlar) ve diğer endirekt emisyonlar (taşıma, lojistik, tedarik zinciri gibi dışsal faktörlerin etkisiyle oluşan gazlar). Bu emisyonlar, uluslararası kabul görmüş standartlar ve metodolojiler (örneğin GHG Protokolü) kullanılarak hesaplanır.

Raporlama sürecinde, verilerin doğruluğunu sağlamak için uygun ölçüm araçları ve veri toplama yöntemleri kullanılır. Şirketler, raporlama sürecinde emisyonlarını sınıflandırarak, karbon azaltma stratejileri oluşturur ve bu hedeflere ulaşabilmek için attıkları adımları belirtir. Ayrıca, raporların düzenli olarak güncellenmesi ve paydaşlara sunulması, çevresel şeffaflık ve sürdürülebilirlik adına büyük önem taşır.

Kurumsal karbon ayak izi raporlama, yalnızca çevreye duyarlı bir yaklaşım sergilemekle kalmaz, aynı zamanda şirketin yasal düzenlemelere uyum sağlamasına ve potansiyel yatırımcılar ile iş ortaklarına güven vermesine de yardımcı olur.

Karbon Ayak İzi Veri Toplama ve Ölçüm Yöntemleri

Şirketler, enerji kullanım kayıtları, yakıt tüketim günlükleri ve tedarikçi raporları aracılığıyla veri toplar. Yaygın ölçüm araçları şunlardır:

  • GHG Protokolü: Emisyon muhasebesi için küresel olarak tanınan bir çerçeve.
  • ISO 14064: Sera gazlarını nicelendirip raporlama için uluslararası bir standart.
  • Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (LCA): Bir ürünün yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerin değerlendirilmesi.

Karbon Ayak İzi Raporlama Standartları ve Çerçeveler

Global Reporting Initiative (GRI): Sürdürülebilirlik raporlama kılavuzları sağlar.

Carbon Disclosure Project (CDP): Şirketlerin çevresel etkilerini yönetmelerine yardımcı olur.

Task Force on Climate-related Financial Disclosures (TCFD): İklimle ilgili finansal risklerin açıklanmasını teşvik eder.

Science-Based Targets Initiative (SBTi): Şirketlerin emisyon azaltım hedeflerini iklim bilimiyle uyumlu hale getirir.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Zorunlu mu?

Kurumsal karbon ayak izi, bir şirketin faaliyetleri sırasında atmosfere saldığı sera gazı emisyonlarının toplamını ifade eder. Türkiye'de ve dünya genelinde, karbon ayak izini hesaplamak yasal olarak zorunlu olmamakla birlikte, çevre dostu uygulamalar ve sürdürülebilirlik odaklı politika ve düzenlemeler giderek daha yaygın hale gelmektedir. Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülkede, şirketlere karbon ayak izlerini raporlama yükümlülüğü getirilmiştir. Bu bağlamda, bazı sektörlerde ve büyük ölçekli işletmelerde bu tür raporlama ve hesaplama işlemleri teşvik edilmekte veya zorunlu hale gelmektedir. Türkiye'de de çevre bilincinin artmasıyla birlikte, birçok şirket kendi karbon ayak izini hesaplama ve azaltma yönünde adımlar atmaya başlamıştır.

Karbon Ayak İzi Raporlamasında Karşılaşılan Zorluklar Nelerdir?

  • Veri Toplama Karmaşıklığı: Birçok kaynaktan doğru veri toplamak zor olabilir.
  • Standart Eksiklikleri: Farklı çerçeveler ve metodolojiler tutarsızlıklara yol açabilir.
  • Tedarik Zinciri Emisyonları: Kapsam 3 emisyonları, birden fazla dolaylı faktör nedeniyle izlenmesi zor olabilir.
  • Yasal Değişiklikler: Gelişen çevre yasalarına uyum sağlamak, sürekli bir adaptasyon gerektirir.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Nasıl Hesaplanır?

Kurumsal karbon ayak izinin hesaplanması, bir organizasyonun tüm faaliyetlerinin karbon salınımını belirlemek için yapılan bir analiz sürecidir. Genellikle üç ana kategoriye ayrılır: Direkt emisyonlar (şirketin kendi faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlar),Endirekt emisyonlar (elektrik ve ısıtma gibi dışardan alınan enerjiyle ilgili emisyonlar) ve Diğer endirekt emisyonlar (taşıma, tedarik zinciri, iş seyahatleri gibi faaliyetlerle ilişkili emisyonlar). Hesaplama genellikle karbon ayak izi hesaplama yazılımları veya uluslararası standartlar olan GHG (Greenhouse Gas) Protokolü gibi kılavuzlara dayalı olarak yapılır. Bu hesaplama, şirketin kullandığı enerji türüne, ürün üretim süreçlerine, taşıma yöntemlerine ve diğer operasyonel faaliyetlerine göre değişkenlik gösterebilir.

Karbon Ayak İzi Raporlamasının Önemi

  • Yasal Uyumluluk: Birçok hükümet ve uluslararası kurum, iklim eylemi politikaları kapsamında karbon ayak izi raporlamasını zorunlu kılmaktadır.
  • Yatırımcı ve Paydaş Beklentileri: Emisyon raporlamasında şeffaflık, çevre bilincine sahip yatırımcıları ve müşterileri çeker.
  • Maliyet Tasarrufu: Enerji verimsizliklerini belirlemek, operasyonel maliyetlerde önemli azalmalar sağlayabilir.
  • Marka İtibarı ve Rekabet Avantajı: Karbon ayak izini etkin bir şekilde azaltan şirketler, sürdürülebilirlik konusunda sektörde lider olarak algılanır.
  • Risk Yönetimi: Karbon emisyonlarını anlamak, işletmelerin gelecekteki düzenlemelere ve piyasa değişikliklerine hazırlıklı olmalarına yardımcı olur.

Karbon Ayak İzi Hangi Sektörlerde Zorunludur?

Karbon ayak izi hesaplama zorunluluğu özellikle yüksek enerji tüketimi ve sera gazı salınımı olan sektörlerde daha yaygındır. Enerji üretimi, ulaşım, sanayi üretimi, tarım ve inşaat sektörü gibi alanlar karbon emisyonlarını yüksek oranda etkileyen sektörlerdir. Avrupa Birliği'nde ve diğer gelişmiş ülkelerde, bu sektörlerde faaliyet gösteren büyük işletmelerin emisyonlarını raporlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Türkiye'de, özellikle sanayi ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren büyük şirketlerin, çevresel sürdürülebilirlik raporlaması yapması giderek daha fazla talep edilmektedir. Ayrıca, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik hedefler belirlemek, şirketlerin rekabet gücünü artıran önemli bir strateji haline gelmiştir.

Türkiye Karbon Ayak İzi Ortalaması Nedir?

Türkiye'nin karbon ayak izi ortalaması, son yıllarda çevre bilincinin artması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ön plana çıkmasıyla birlikte bir miktar iyileşme göstermiştir. Ancak, Türkiye hâlâ gelişmekte olan bir ülke olduğu için karbon salınımı genellikle yüksek kalmaktadır. Türkiye'nin toplam sera gazı emisyonları, büyük ölçüde enerji, sanayi ve ulaşım sektörlerinden kaynaklanmaktadır. 2021 itibarıyla, Türkiye'nin kişi başına düşen karbon ayak izi ortalaması dünya ortalamasının üzerindedir. Ancak, Türkiye'nin bu alandaki çabaları artmakta ve çeşitli düzenlemelerle emisyonları azaltmaya yönelik politikalar geliştirilmektedir. Gelecekte, karbon ayak izinin hesaplanması ve raporlanması Türkiye'de de daha fazla şirket ve sektörü kapsayacak şekilde yaygınlaşması beklenmektedir.

Karbon Ayak İzi Raporlamasında Gelecek Trendleri

  • Dijital Dönüşüm ve AI Sürdürülebilirlikte: Gelişmiş AI destekli araçlar, emisyon takibinde doğruluğu artırır.
  • Karbon Fiyatlandırması ve Emisyon Ticareti: Hükümetler, karbon vergileri ve kredi sistemleri getirmektedir.
  • Blockchain ile Şeffaflık: Blockchain teknolojisi, karbon kredisi doğrulamasını geliştirmektedir.
  • Artan Kurumsal Hesap Verebilirlik: Paydaşlar, sürdürülebilirlik çabalarında daha fazla şeffaflık talep etmektedir.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması, sürdürülebilirlik ve yasal uyumluluk açısından önemli bir adımdır. Emisyonlarını proaktif bir şekilde ölçen, yöneten ve azaltan işletmeler, rekabet avantajı elde eder, yatırımcı çeker ve küresel iklim eylemine katkıda bulunur. Etkili bir raporlama stratejisi uygulamak, yalnızca uyumu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli çevresel ve finansal faydalar da sunar.

Sık Sorulan Sorular SSS
  • İklim Değişikliği Konusunda Türkiye Nasıl Bir Süreçtedir?
    Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede son yıllarda önemli adımlar atmıştır. Paris Anlaşması’nı 2021’de onaylayarak 2053 net sıfır emisyon hedefini açıklamıştır. Ulusal Katkı Beyanı (NDC) güncellenmiş, yenilenebilir enerji yatırımları artırılmış ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı devreye alınmıştır. Ancak, fosil yakıt bağımlılığı, sanayi kaynaklı emisyonlar ve ormansızlaşma gibi zorluklar devam etmektedir. Karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve sürdürülebilir üretim teşvikleri gibi adımlarla Türkiye, düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini hızlandırmayı hedeflemektedir.
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal) Nedir?
    İklim değişikliği, küresel çapta bir tehlikedir ve ülkeler iklim hedeflerini belirterek kendi eylem planlarını uygulamaya başlamaktadır. Bu doğrultuda Avrupa, iklim hedeflerini belirttiği, Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal)’nı yayınlamıştır. 2019 yılında yayınlanan mutabakatta Avrupa, 2050 yılında ilk karbon-nötr kıta olmayı hedeflediğini belirtmiştir. Bu hedef için kendi sanayisini ve ekonomisini dönüştürecek bir büyüme stratejisi geliştireceğini vurgulamaktadır. Enerji, ulaşım, tarım, inşaat, finans gibi temel birçok faaliyet alanını iklim hedefleri çerçevesinde yeniden şekillendireceği bildirmektedir.
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye İçin Önemi Nedir?
    Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için kritik bir öneme sahiptir. AB’nin Türkiye ile Gümrük Birliği ortağı olması, ticari faaliyetleri oldukça hareketli kılmaktadır. Ticaret Bakanlığı’nın 2021 yılı verilerine göre Avrupa Birliği, Türkiye’nin 93 milyar dolarlık ihracatından %41 oranında pay alarak, toplam ihracatta ilk sırada yer almaktadır. Dolayısıyla hem ticari ilişkilerin yoğunluğu hem de sürdürülebilir kalkınma hedefleri sebebiyle Türkiye de Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yer alacaktır.
  • Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) Nedir?
    Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) Avrupa Birliği’nin 2026’da tam olarak yürürlüğe girecek yeni bir karbon vergisi sistemidir. SKDM, AB’ye ihraç edilen çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik gibi yüksek karbon salınımına sahip ürünlere ek maliyet getirmektedir. Amaç, karbon kaçağını önlemek ve küresel ölçekte düşük karbonlu üretimi teşvik etmektir. Türkiye gibi AB ile yoğun ticaret yapan ülkeler için, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik uyum süreci büyük önem taşımaktadır.
İklim Dostu Şirketler Yaratıyoruz!
İletişim Formu
Entegre Uyumluluk

Tüm sürdürülebilirlik çözümlerimiz önde gelen ulusal ve uluslararası Çevresel, Sosyal, Yönetişim standartlarına ve düzenlemelerine uyumlu olarak üretilmiştir.

Kurumsal Karbon Yönetiminde Sürdürülebilir Çözümlerİşletmeniz için stratejik, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler sunuyoruz.

Neler Yapıyoruz?
Hakkımızda Hakkımızdaİletişim İletişim Whatsapp
HakkımızdaClimeteo
+90312 911 3487
+90532 346 4029